Menü

Danıştay Bankalarca Hesap İşletim Ücreti Alınmasını Hukuka Aykırı Buldu

Ağustos 2, 2018 - EMSAL YARGI KARARLARI

DANIŞTAY 15. DAİRE

Esas: 2014/9570

Karar: 2018/1194

Davacı : Tüketici Sorunları Derneği

Vekili : Av…

 

Davalı : Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu

Vekili : Av…

Savunmanın Özeti : 6502 sayılı Kanun’un 4/3. maddesinde faiz dışında alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf türlerinin belirlenmesi için Kuruma görev verildiği, Yönetmeliğin hazırlanmasında Kurum tarafından kredi kuruluşlarının faiz oranını belirlerken faizin ayrı, masrafların ayrı kalemler halinde belirlenmesi yönteminin benimsendiği, Yönetmeliğin iptal edilmesi durumunda bu masrafların faiz oranına yansıtılacağı, bu sebeple faizin masraf kalemlerini içermediği bir sistemin seçildiği, bu sistemin seçilmesinin yargısal denetime konu edilmesinin yerindelik denetimi olacağı, mer’i mevzuatımızda da faiz oranları belirlenirken masrafların buna dahil edilmediği, tüketicinin kafasını karıştırabilecek, işlem anında değişik isimler altında talep edilebilecek ücretler yasaklanarak, tüm bu ücretlerin yerine “tahsis ücreti” gibi tek bir isim altında ve kredi anapara tutarının binde beşi ile sınırlı olacak şekilde tüketicinin lehine bir düzenleme getirildiği; kredi tahsis ücretinin, tüketicinin kredi ihtiyacının karşılanmasına olanak sağlayan sistemin işletilmesi ve operasyonel sürecin yönetilmesi amacıyla alınacağı hüküm altına alınarak, tüketicinin bu ücretin haksız olup olmadığını kontrol etmesine imkân sağlandığı, hesap işletim ücreti ile para transfer işlemlerinin nitelik olarak farklı işlemler olduğu ve farklı maliyetler gerektirdiği, bu sebeple de mükerrer ücretlendirme olmadığı, Yönetmelikle düzenleme yapılmadan önce her hesap için ayrı tahakkuk ettirilen hesap işletim ücretinin hesap sayısından bağımsız şekilde müşteri bazında tahakkuk ettirilebileceğinin hüküm altına alındığı, Yönetmeliğin bilgilendirmeye ilişkin hükümleri çerçevesinde finansal tüketici tarafından öngörülebilir bir hesap işletim ücretinin uygulamaya geçirildiği, nakit avans çekim işleminde kredi kuruluşunun belirli bir miktar parayı, birçok lokasyonda ve para çekme makinelerinde sürekli hazır bulundurması gerektiği için belirli bir maliyeti bulunduğu ve bu maliyet faize dahil olmadığından Yönetmelikte bu masrafa yer verildiği, kamu kurum ve kuruluşlarına yapılan ödemelerin, tüketiciler tarafından net şekilde görülebilmesi için listede yer aldığı, ayrıca tüketiciden ücret talep edilemeyeceği, bu sebeple ücret değil ödeme olarak isimlendirildiği, açıklanan sebeplerle dava konusu düzenlemelerin Kanuna, kamu menfaatine, idarenin takdir yetkisi prensibine ve hizmet gereklerine uygun olduğu iddia edilerek davanın reddedilmesi gerektiği savunulmaktadır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesince tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:

Dava, 03.10.2014 tarih ve 29138 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 10. maddesinin 1. fıkrasının “Finansal tüketicilere kullandırılacak krediler için kredi ihtiyacının karşılanmasına olanak sağlayan sistemin işletilmesi ve operasyonel süreçlerin yönetilmesi amacıyla alınan tahsis ücreti dışında, istihbarat ücreti, kredi işlem fişi ücreti, ödeme planı değiştirme ücreti, değişken taksitli ödeme planı ücreti gibi her ne ad altında olursa olsun başkaca bir ücret alınamaz. Kredi tahsis ücreti, kullandırılan kredi anaparasının binde beşini geçemez. Kurul, gerekli gördüğü hallerde bu sınırı artırmaya ve azaltmaya yetkilidir.”, 13. maddesinin 1. fıkrasının “Hesap işletim ücreti, finansal tüketicinin hesap sayısına bağlı olmaksızın müşteri bazında ilgili kuruluşun belirlediği dönemlerde tahakkuk ve tahsil edilebilir. Hesabın yıl içerisinde kapatılması hâlinde, hesabın açık olduğu döneme tekabül eden ücret alınabilir. Hesap açma ve kapama işlemleri ile hesap cüzdanı yazdırma işlemlerinden herhangi bir ücret alınamaz.” hükümleri ile anılan Yönetmeliğin Ek-1 listesinde bulunan “1.1 Tahsis Ücreti, 2.1 Hesap İşletim Ücreti, 4.4 Nakit Avans Çekim Ücreti, 5.7 Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Yapılan Ödemeler” adı altındaki ücretlerin iptali istemiyle açılmıştır.

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. maddesi; “Bu Kanun’un amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir.” hükmünü, “Temel İlkeler” başlıklı 4. maddesinin 3. fıkrası ise; “Tüketiciden; kendisine sunulan mal veya hizmet kapsamında haklı olarak yapılmasını beklediği ve sözleşmeyi düzenleyenin yasal yükümlülükleri arasında yer alan edimler ile sözleşmeyi düzenleyenin kendi menfaati doğrultusunda yapmış olduğu masraflar için ek bir bedel talep edilemez. Bankalar, tüketici kredisi veren finansal kuruluşlar ve kart çıkaran kuruluşlar tarafından tüketiciye sunulan ürün veya hizmetlerde ise tüketiciden faiz dışında alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf türleri ile bunlara ilişkin usul ve esaslar Bakanlığın görüşü alınarak bu Kanunun ruhuna uygun olarak ve tüketiciyi koruyacak şekilde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirlenir.” hükmünü içermektedir.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından hazırlanan ve 03.10.2014 tarih ve 29138 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’te kuruluşlar tarafından finansal tüketicilere sunulan ürün veya hizmetlere ilişkin olarak faiz veya kâr payı dışında alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf türleri ile bunlar ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Sözkonusu Yönetmelik ile bankalar, tüketici kredisi veren finansal kuruluşlar ve kart çıkaran kuruluşlar tarafından ücretlendirilebilecek olan ürün ve hizmetler Ek-1’de belirlendikten sonra, anılan Yönetmeliğin 6. maddesinde, bu Yönetmelik ve Ek’inde yer alanlar dışında herhangi bir ürün veya hizmet için ücret talep edilemeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir.

6502 sayılı Kanun’da yapılan düzenlemede tüketiciden alınabilecek ücret, masraf ve komisyonlar tespit edilirken BDDK tarafından belirlenen bu masrafların; Kanun’un ruhuna ve tüketicinin korunması amacına uygun olup olmadığının denetlenmesi bakımından Yargıtay içtihatları ile yerleşik hale gelen haklı, makul ve belgeli olma kriterlerini sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi önem arz etmektedir.

….

Uyuşmazlığın, Yönetmeliğin dava konusu olan 13. maddesinin 1. fıkrası ve buna bağlı olan Ek-1’de yer alan “2.1 Hesap İşletim Ücreti”ne ilişkin kısmı incelendiğinde;

Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 13. maddesinin 1. fıkrasında; “… Hesap işletim ücreti, finansal tüketicinin hesap sayısına bağlı olmaksızın müşteri bazında ilgili kuruluşun belirlediği dönemlerde tahakkuk ve tahsil edilebilir… ” düzenlemesi yer almaktadır.

Dava konusu Yönetmelik’te hesap işletim ücretinin açık bir tanımı yapılmamakla birlikte, davalı idare savunma dilekçesinde hesap işletim ücretini, “… Adından da anlaşılacağı üzere hesabın işletilmesinden kaynaklanan bir ücret olarak, hesaba ilişkin muhasebe kayıtlarının yapılması, kontrolü ve sürdürülmesinden kaynaklanan masraflar.” olarak tanımlamıştır.

Diğer taraftan, Yönetmeliğin 13. maddesinin 1. fıkrasında ise, hesap işletim ücretinin, finansal tüketicinin “hesap sayısına bağlı olmaksızın müşteri bazında” tahakkuk ve tahsil edileceği vurgulanmıştır. O halde, hesap işletim ücreti, hesap sayısı, hesabın tutarı, hesaptaki işlem sayısı vb. gibi hususlar dikkate alınmaksızın sadece müşteri bazında alındığına göre, davalı idarenin savunmasında belirtilen hususlar hesap işletim ücretinin dayanağı olarak kabul edilemez.

Buna göre, davaya konu olan düzenlemede açıkça sebebi gösterilip, niteliği ortaya konulamayan “hesap işletim ücreti” alınmasını öngören düzenleme, Yönetmeliğin dayanağı olan 6502 sayılı Kanun’un 4/3. maddesi ile bu konuda yerleşik yargı kararları çerçevesinde ücret, komisyon ve masrafların haklı, makul ve belgeli olması gerektiği kriterlerine aykırılık teşkil etmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 13. maddesinin 1. fıkrası ve Ek-1 listesinde bulunan “2.1 Hesap İşletim Ücreti”ne yönelik kısmının İPTALİNE oybirliği ile, davanın Yönetmeliğin 10. maddesinin birinci fıkrası ve Ek-1 listesinde bulunan “1.1 Tahsis Ücreti, 4.4 Nakit Avans Çekim Ücreti, 5.7 Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Yapılan Ödemeler”e yönelik kısmının ise REDDİNE “tahsis ücreti” bakımından oyçokluğu, diğer kısımları bakımından oybirliği ile, dava kısmen iptal, kısmen ret şeklinde sonuçlandığından aşağıda dökümü yapılan 360,60-TL yargılama giderlerinin yarısının davacı üzerinde bırakılmasına, geriye kalan yarısının davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.980-TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, 1.980-TL avukatlık ücretinin de davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 (otuz) gün içinde İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yoluna başvurulabileceğinin taraflara bildirilmesine, 06/02/2018 tarihinde karar verildi.